Ne zaman düşse yüzüm yere... Alır tutardın ellerimi, gülümserdim. Sen olurdun gülümseyişlerim... Ne zaman sıkılsa içim. Tutar sarılırdın sımsıkı. Sen olurdun aydınlığım, sen olurdun yaşama sebebim... Ne zaman ağlayacak olsam; elini koyar dudaklarıma "Sakın! derdin. Sakın! Gözlerimin içine içine bakar, gözlerinle teselli ederdin ruhumu... Sakinleştirir ve gülümseyene kadar bakışlarınla tutardın nöbetlerimi... Ne zaman düşecek olsam, sırtını yaslardın bana..."Sakın! derdin. Sakın ha! Sen güçlü ol ne olur bari sen böyle olursan ben ne yaparım sonra"Benimle birlikte umudumu da düşürtmezdin ellerimden... Üşütmezdin beni... Avuçlarımdan kayıp gitmezdi yarınlarım, ellerin ellerimdeyken... Sen olurdun cesaretim, sen olurdum bütün sebeplerim... Ne zaman yalnız hissetsem kendimi, sesin okşardı varlığımı... Varlığın çökerdi yalnızlığımın nefesine... Dünyayı dar ederdin, beni bir an bile üzecek her şeye...
Peki ya şimdi? Neden yerde böyle yüzüm... Neden bu yorgun çizgiler... Neden böyle soğuk ellerim... Gecelerin sonu yok... Sabahlar bir o kadar uzak bana... Ne zaman son bulur bu karanlık... Ben neden ağlıyorum? Neden uzanmıyor artık ellerin gözyaşlarıma? Nerede o içimi ısıtan bakışların... Ben neden her gece ayrılığın nöbetlerindeyim... Neden bu kadar korkuyorum hem kaybolmaktan... Neden düşmüşüm yere, her yanım yara bere içinde... Yitirmiş kalmışım bütün umudumu da, seninle birlikte... Kayıp gidiyor artık avuçlarımdan yarınlarımda, bütün inançlarım bir de tutamıyorum... Nerede şimdi o ruhumu okşayan sesin... Şimdileri yalnızlık benim üzerime çöküyor neredesin? Nasıl muhtacım şimdi her şeyden çok sana bilemezsin... Varlığımın tek sebebi varlığına nasıl muhtacım... Neden böyle acıyorum yokluğunda ben... Neden kanıyorum böyle içten içe... Yokluğunla bir başıma, neden böyle ölüyorum hasretinde... Bilemezsin nasıl muhtacım gelişine... Hani dar ederdin ya dünyaları benim bir gözyaşıma, bi bilsen şimdileri dünya dar geliyor bana yokluğunda...
|