Günün Sözü


Fıkralar

Yürek Sayacı

free hit counter

Anketlerimiz

Sitemizi Nasıl Buldunuz?
Toplam Cevaplama: 82




Gecenin Rengi Facebook

Perşembe, 2024-11-28, 1:00 PM
Welcome Ziyaretçi
Main | Registration | Login | RSS

Gecenin Rengi

Cem BÜYÜKKAYA Gecenin RengiYüreklerin buluşma noktası Gecenin Rengi'ne HOŞGELDİNİZ !!! Bu sitede AŞK büyük harflerle yazılır...LÜTFEN YORUM YAZMAYI İHMAL ETMEYİNİZ !!!

Cem BÜYÜKKAYA Hayatı




1979 yılında soğuk bir kış gecesi,18 Aralık gecesi sabaha karşı 06.15’te 
İstinye - İstanbul’da dünyaya gözlerini açtı… Soğuk bir kış sabahı doğmasının etkileri hayatı boyunca değişmedi, ömrünü hep kış tadında yaşadı… Baharlara umudunu hiç düşürmeden dilinden, hep aynı yolları yürüdü durdu durmaksızın...7 yaşında şiir yazmaya başladı ilk şiirini İstanbul için yazdı… Sonra 9 yaşında Mary ALAN isimli öksüz bir kızın yaşam mücadelesini anlatan kısa metrajlı bir Roman yazdı… 
Şiire olan ilgisi ve yeteneği yıllar geçtikçe ağır basmaya başladı. Ve gençlik yılları boyunca aşk şiirleri yazdı… Ta ki 2000 yılına kadar…
2000 yılında askerlik görevi sırasında Mehmet ÖREN isimli çok kıymetli ve sanatsal yönden çok başarılı bir dostunun tavsiyesi üzerine 
denemeler yazmaya başladı… Ve deneme yazma konusunda daha başarılı olduğunu o da anladı… Böylece 21.Yüzyıla farklı bir alanda eserler vererek başladı… O günden bu yana denemeler yazdı yazdı yazdı… Gün geldi taştı dilinden satırları gün geldi satırlara sığmadı duyguları… 
Gün geldi kimselerin duymadığı sessiz köşelerde haykırdı bütün sitemlerini, gün geldi kuytu köşelerde gözyaşı kâğıdına karıştı… 
Şiir tadında sevdaları, türkü tadında işledi sayfalara nakış nakış… Duygularını kaleminde yaşadı… Ne yazdıklarının, ne yaşadıklarının bir adı konmadı hiç saklı mektuplar gibi saklandığı yerlerde… Ta ki gecenin ortasında bir yerler de Gecenin Rengi kalemine dokunana dek… 
Kalemi geceye, şiiri sevdaya, sözü yüreğe dokununca bir başka tat aldı satırlar yüreğinde… Yazar kendi tabiriyle şiir tadında denemeler yazmaktadır… Bu kendi tarzıdır… Aşkları, acıları ve yaşadıkları yüreğinde yer eden bütün hatıraları birer deneme olur ve kaleminden 
dökülür sayfalara… Ve kendisinin de söylediği gibi; Hem zaten yaşam da bir deneme değil midir?


Yıl 79'du soğuktu...Bir Aralık gecesi kar toprağa tutunmuşken tutundu oda hayata...Sanki kaderini bilirmişcesine ağlayarak açmıştı gözlerini ilk kez kahpe dünyaya...Öyle ya kaderini kendi yazmamıştı...Onun için hazır bekleyen oyunu oynayacaktı yalnızca...Kostümünü giyindi,makyajı yapıldı...Artık hayat sahnesi onun için perdesini açmıştı... Yıl 79'du soğuktu...Küçücük bir yürekti önceleri o koskoca dünyaya inat...
Küçücük elleri gün gelecek kalem tutacaktı bilmiyordu...Ancak aklı ermeye başladığında sanata olan düşkünlüğü fark edilebiliyordu... 
Henüz 7-8 yaşlarında kendince şiirleryazmaya başladı...9 Yaşına geldiğinde hem yaşından büyük,heM kendinden büyük bir hikayesi olan bir roman yazmıştı bile...Ve daha o yaşlarında kitap yazma sevdası ile dolup taşıyordu... Duygusal bir çocuktu ve bu özelliği belki de hiç bir zaman değişmeyecekti...Bir süre sonra karikatüre merak sardı...Hatta gazetede çocuk köşelerinde karikatürlerini görmekten büyük mutluluk duyuyordu...Devrin en iyi çizerlerinden İ.Bülent ÇELİK,onun daha 10 yaşında çizdiği bir karikatürü Hürriyet Çocuk ilavesinde yayınlamış ve 
şu yorumu yapmıştı... " Harika...Cem Kardeş yumurtadan çıkar çıkmaz bilgisayarın başına koşan civciv karikatürün çok hoş...
Diyecek söz bulamıyorum...Yorumsuz.Eline sağlık"... Sonra okul çağlarında bu sanatçı özelliğini farklı alanlarda da denedi...Oldum olası içten içe yaşadığı birsevda daha vardı...Gazetecilik!Gönlünün br köşesinde de hep Gazeteci olma hayali yatıyordu...Ancak belki de bu konuda bir türlü muvaffak olamayacaktı... Sonra ortaokul yılları ve lise yıllarındada Şiire olan ilgisini ve intibakını devam ettirdi...Ta ki askerlik yıllarına kadar 
belki de yüzlerce şiir yazdı...Durmak bilmeyen,tükenmek bilmeyen bir şiir fabrikası gibi durmaksızın yazıyordu...Yaşadıkça yazıyor,yazdıkça yaşıyordu... Askerlik yıllarında Mehmet ÖREN isimli sanat dehası bir adamla tanıştı...Mehmet ÖREN isimli dostu tamamen sanat için 
doğduğunu düşündüğü kıymetli bir insandı...Hat sanatı,güzel yazı,resim,şiir,deneme,el sanatları ve daha bir çok alanda gerçek ve olağanüstü bir yetenekti...Bu dostu Cem BÜYÜKKAYA'nın hayatında önemli bir dönemeç olarak hatıralarnda kalacaktı ve öyle de oldu...
Cem BÜYÜKKAYA şiirlerinde herdaim hep bir konuyu derinlemesine işlemek isterdi ancak şiir formatı buna çok da müsait olmadığından 
hep sınırlı ölçüde konuyu işleyebiliyordu...Bunu fark eden Mehmet ÖREN'di...Ve onun tavsiyesi üzerine Cem BÜYÜKKAYA deneme yazmaya başladı...Kendini bulduğunu o da fark edebiliyordu...Sınırları olmayan,çok net hatlardan oluşmayan düzyazı biçimi...Cem BÜYÜKKAYA'nın yüreğinde kopan fırtınaları kağıda aktarmasına iman veriyordu...Anlatmak istediği vermek istediği duyguyu Deneme formatında dilediği gibi aktarabiliyordu... 

Cem BÜYÜKKAYA'nın oldum olası sakin mizacı bulunmaktadır.Yalnızlığı ve maalesef biraz da acı çekmeyi seven biri olmuştu...
Bilinçli olarak her zaman zoru tercih ederek imkansızlıklar peşinde kendini yıpratmış ve hep hüsranla biten sevdalar yaşamıştı...
Her zaman taşıyabileceğinden fazla birsevda yüküyle yol almaya çalışıyor...Sonunda bu sevdayı hak etmemiş insanların terk edilmişliğiyle ortada kalıveriyordu...Aslında biraz da malzemesini buradan temin edebiliyordu...Kendince ne kadar acı çekerse o kadar daha 
fazla üretim yapabiliyordu...Kaybettikleri,kendinden yitirdiği duyguları,yaşadıkları aslında umurunda ble değildi...Yazmak pahasına 
her şeyi göze alabiliyordu...Özellikle yalnız kaldığı gece saatleri kendisi için biçilmiş kaftandı...Bilinçli olarak geceleri uyumaz ve yalnız kalmayı seçerdi...Oturur saatler boyunca müzik eşliğinde kendi tabirince kağıt kalemi eline alır " Kendisi ile sohbet ederdi??? " 
Kimbiir bu yalnızlığı belki de kronikleşecek,belki de hiç bir zaman son bulmayacaktı.Ama o yine de yazacak ve yazmaktan da asla vazgeçmeyecekti...Çünkü yazmak onun için her şey demekti...O hayatı yazdıkları gibi yaşamayı ve yaşadığı gibi yazmayı severdi...

Onu daha yakından tanımak aslında hiç de zor değildi...Yazdığı eserlere derinlemesine bakıldığında belki de ço açık blgiler veren bir günlük gibi de ele alınabilirdi...Günlükten bazı farkları da vardı elbette...Yazdıklarının...Belki çoğu herkese hitap eden,hepimizin aşina olduğu duyguların dışa vurumuydu...Belki de yazılarını okurken hepimiz kendimizden bir şeyler bulabildiğimiz için kapılıyorduk bu rüzgara...Belki her birimiz ayrı ayrı yerlere savruluyorduk hayat koşturmacasında ama bu satırlara tutunarak yollarımızı bir şekilde buluşturuyorduk Cem BÜYÜKKAYA'nın kaleminde... 

Daha evvel "Aşina Tutkular Atlası "olarak planladığım kitabımın ve projelerimin ismi Gecenin Rengi olarak değiştirilmiştir... 
Son söz ;yine Gecenin Rengi sevdasına tutunan benimle birlikte bu hayale ortak olan siz güzel yürekli insanlara; Var olun gönlü güzel insanlar...Sizler yüreklerinizde küçücükte olsa beni barındırabiliyorsanız...Ne mutludur ki bana içimde tutamadığım,taşkınlar gibi,sel gibi kapıp götüren isyanlarımı,haykırışlarımı,çığlıklaımı siz değerli dostlarım sayesinde daha fazla yüreğe dokundurabiliyorum...

Tüm değerli dostlarma sonsuz şükranlarımı sunuyorum... AŞK'ı en güzel haliyle hatırlamak...Yaşamak ve yaşatmak adına ne varsa...
Aşkı paylaşmak,Aşkı hissetmek için bir yürek daha,bin yürek,bin nefes daha istiyoruz...
Bütün gönül dostlarım ve ben yüreğinize el uzatıyoruz...Gelin yüreklerde dillenen bu türküye ortak olun...
Bin inatla bir umuda kucak açarken yüreklerimiz...Bu türküyü aysız gecelerde hep bir ağızdan söylemek için...

Şiir tadında bir hayatı paylaşmak ve yaşamak için...Gelin;
 
Cem BÜYÜKKAYA ile GECENİN RENGİ'nde buluşalım...