Yalnızım yine... Penceremde hatıralarımızı sayıyorum bir bir... İsmini anıyorum... Dışarıda Yağmur yağıyor... Ben ağlıyorum... Karışıyor birbirine gözyaşlarım... Cama vuruyor yağmur damlaları... Ben bi yandan ağlıyorum... İstanbul’da ağlıyor benimle birlikte... Bir türkü tutturuyor yüreğim, gece susuyor... Ben ağlıyorum... İçimde bi çığlık kopuyor, gecenin sessizliğinde... Alıp götürüyor karabasanlar senden kalan ne varsa daha geriye... Uzak diyarların, sarp yollarına vuruyor beni sensizliğim... Feryat figan hıçkırıyor içimde ki çocuk... Kimse duymuyor... Kimse dur demiyor bu anlamsız gidişe...
Dışarıda yağmur yağıyor... Benimse içime... Cama gözyaşım vuruyor, dudağıma yağmur... Sen gideli her akşam yağmur yağıyor içime... Her gece oluşunda ağlıyor işte İstanbul... Hem İstanbul hem ben... Sen gittiğin günden beri suskun işte bu şehir... Ne zaman gece olsa; ay hüzünlenir, yıldızlar eski tadında değil... Deniz isyan eder gibi vurur kıyılara... Şarkılar seni söyler, seni çağırır türküler... Yokluğun yara olur, kanar durur bütün sokaklar sen diye... Köşe başları sessiz, meydanlar ayaz... Üşür Arnavut kaldırımları yokluğunla... Bu şehir sensiz çekilmez olur...
Dışarı da yağmur yağıyor... Hani sanki yer gökte seni özlemiş de, sanki bulutlar da senin yokluğuna ağlıyor... Yağmur yağıyor, ben ağlıyorum... Bir bilsen seni nasıl arıyorum... Bir bilsen nasıl muhtacım varlığına... Nasılll... Özlüyorum... Nasıl bilemezsin? Pencereme acım vuruyor, toprağa hüznüm... Yağmur sonrası buram buram sen kokuyorum... Yağmur diniyorsa da, ben hep ağlıyorum... Bi bilsen nasıl arıyorum ellerini... Hani ağlamak yok deyip tutar kaldırırdın ya yere düşen başımı... Hani uzanır silerdin ya, süzülen bir damla yaşımı... Bir bilsen nasıl arıyor gözlerini gözlerim... Nasıl gözümün önünde hayalin, nasıl dolu hasretinle içim...
Dışarı da yağmur yağıyor, ben üşüyorum... Üşüyorum yokluğunda, titriyor ellerim... Ben her üşüdüğümde seni düşünüyorum... Seni andıkça ısınıyor yüreğim... Ellerinin sıcaklığını, sarılmanı, kollarımda olmanı... Gülümseyişini andıkça erir içimdeki buz dağları... Parça parça kopar gelir yüreğimden hatıraları... Saçların gelir aklıma sonra, o rüzgâr tadında... O içime çekmeye doyamadığım kokun ya da... Seni andıkça yanar durur benliğim... Üşümek bi yana... Bi bilsen nasıl muhtacım varlığına... Nasılll... Özlüyorum... Nasıl bilemezsin?
|