Kategoriler

Cem BÜYÜKKAYA Denemeleri [242]
Cem BÜYÜKKAYA Şiirleri [35]
Sizden Seçtiklerimiz [11]
BEST OF / En İyiler [0]









Günün Sözü


Fıkralar

Yürek Sayacı

free hit counter

Anketlerimiz

Sitemizi Nasıl Buldunuz?
Toplam Cevaplama: 82




Gecenin Rengi Facebook

Perşembe, 2024-04-25, 11:56 PM
Welcome Ziyaretçi
Main | Registration | Login | RSS

Gecenin Rengi

Cem BÜYÜKKAYA Gecenin RengiYüreklerin buluşma noktası Gecenin Rengi'ne HOŞGELDİNİZ !!! Bu sitede AŞK büyük harflerle yazılır...LÜTFEN YORUM YAZMAYI İHMAL ETMEYİNİZ !!!

Eserler

Main » Articles » Cem BÜYÜKKAYA Denemeleri

Sevgiliye Mektup...

Öyle yanılmışım ki sevmeye haram gecelerde... Öyle insafsızca heder etmişim ki meğer kendimi... Öyle yanılmışım ki seni görmezden geldiğim günler boyu... Öyle büyük bir yanılgıda yürüyormuşum ki amaçsızca... Yanılmışım işte... Oysa seni ilk gördüğüm andan beri içimdeymişsin de ben anlayamamışım... Oysa sen içten içe yer etmişsin de yüreğimde farkına varamamışım... Geçen her gün meğer sana ait bir şey daha bırakıp gitmiş yüreğime... Bunu anlamakla birlikte senin adına umutlar da çoktan dolmuştu yüreğime… Oysa sen bana imkânsızdın... Oysa senin yolların hep benden uzak diyarlardan geçip gidiyor, gözlerinde bana ait olmayan umutlar beliriyordu kalp ağrısı gibi... Yapılabilecek hiçbir şey yoktu işte... Bunları içime atıp susmaktan başka. Susmalıydım... Sustum! Senden bir an önce vazgeçmeliydim… Gitgide içimde daha fazla yer kaplıyor olmandan korktum… Gün geçtikçe ben de büyüyor olmanı kendime bile itiraf edemedim… Kaçmalıydım... İşte bir onu yapamadım...

Acı çekmekten öyle çok yorulmuştum ki zaten… Öyle ki ayakta bile durmaya dermanım olmazken, yürümeye çalışıyordum inadına… Ağlamak isterken gülmeye çalışıyor… Yaşamak bile istemezken bazen, ben her şeye rağmen tutunuyordum sıkı sıkıya hayata… Sana karşı beslediğim umudun, bir hoşlantıdan öte olmasından o kadar çok korkuyordum ki bir yandan… Öyle ya, kim imkânsız olacağını bile bile ister ki birini sevmeyi? Kim acı çekmeye razı gelir ki göz göre göre? Bu yangına kim, gözü kapalı atabilir ki kendini? Öyle büyük bir boşlukta hissediyordum ki kendimi…

 Zaten geçmişin bana yaşattıkları hala gözler önündeyken… Bir de yeni hataları ekledim bunun üzerine bile bile… Acı çekmekten kaçmaya çalışırken, daha bir büyüttüm acımı içimde… Ve hata yapmaktan çekindikçe, da ha da bulaştım bu yanlışın içine gittikçe… Toparlanmayı ümit ederken, gitgide dağıldım farkında olmadan… Ve senden kaçabilmeyi düşünürken, seni içimde başlamadan bitirmek isterken… İçimde sana ait sıkı sıkıya tutunan bir umudu fark ettiğimle kalıverdim ben ortada… Kendime bile söylemekten çekindiğim bir gerçek var ki hiç aklımdan çıkartmadığım… Ben senden asla kaçmayı başaramadım… Bir olsun senden uzak kalabilmeyi, seni görmemeyi, seni düşünmemeyi beceremedim işte… Sonunda anladım ki birazda istemedim galiba seni aklımdan çıkartmayı… Gerçekten isteseydim, daha başlamadan bitirdim seni içimde… Daha yüreğime bulaşmadan ellerin, siler atardım seni. El sürdürtmezdim dokunulmamış düşlerime…

 

Ama artık bunu konuşmak için çok ama çok geç!

 

Evet, çok geç… Çünkü bilmiyorsun ki ben de ki sen, büyüdü günden güne içimde… Bilmiyorsun ki umudun sardı bütün benliğimi, varlığına olan arzularım sardı gün geçtikçe yüreğimi… Öyle bir bulaştı ki tadın bana… Öyle çıkmaz oldu ki bütün yollar… Gidişlerimin dönüşleri hep sana çıkıyor artık… Artık çok geç… Seni yok sayabilmek imkânsız gibi… Seni unutmak, seni içimden çıkartıp atmak mümkün değil. Yıpranışımın bir sonu yok... Dinmeyecek gibi acılarımla, sönmeyecek yangınınla kalıverdim işte ben ortada...

 

 Hem sana ait umutlarım içimde var oldukça, bu acı, bu yıpranış kaçınılmaz değil mi zaten?

 

Oysa daha düne kadar, yani yakın bir zamana kadar başka bir sevdanın külleri duruyordu içimde… Onsuz yaşayamam diyor, yapamam bir başıma sanıyordum... Onu unutamam, yerine bir başkasını sevemem sanıyordum… Ve onu aklımdan çıkartmamak için elimden geleni yapıyordum aslında… Onu unutamadığıma inanıyor ve bunu her fırsatta dile getiriyordum… Oysa o kadar yanılmışım ki…

 

Meğer ben bir masal kahramanını düşlüyormuşum… Meğer hala sevdiğimi sandığımda yalnızca yokluğunu kabullenemeyişimin cezasını çekiyormuşum bu küllenmiş sevdanın… Meğer alışkanlıklarım alıkoymuş beni, bu sahte bekleyişte… Bunu ancak sen bir fırtına gibi yüreğime yerleştiğinde anlayabildim ben oysa… Bunu ancak bugün anlıyorum ben geç de olsa… Şimdiyse buna öyle eminim ki… Sen öyle gerçeksin ki, sen öyle büyüksün ki içimde… Seni koyduğum yerlerde meğer başka hiçbir iz kalmamış… Senin dokunduğun bütün yaralar kapanmış meğer… Seni yazdığım defterler çoktan kapanmış geçmişiyle… 

Sen benim kaçışım değil, sen benim kurtuluşum ya da birilerinin, bir şeylerin yerine koymaya çalıştığım bir şey değilsin… Sen yalnızca umudumsun benim… Geçmişi unutabilmek değil, yarınları yaşayabilmek adına, gülümseyebilmek, mutluluğun tam ortasına düşebilmek adına inancımsın benim… Sen bir şeylerin yokluğunda tutunacak bir umut değil, sen daha önce var olmamış güzellikte düşlerimin sahibisin…

 

 Şimdi yarınların eşiğinde ben yalnızca, ellerimi uzatmış seni bekliyorum… Sen de uzanıp tutacaksan, sana yarınları vaat edebiliyorum yalnızca… He bir de sevdamı sunabiliyorum avuçlarımda… Dürüstlüğümü, adamlığımı ve bütün varlığımı sunuyorum sana… İster uzan tut sen de benim ellerimi sıkıca… Sarıl bana ve bir daha hiç bırakmamacasına… Ya da istersen, dön sırtını git, bırak düşsün ellerim yere… İster dokunma, bırak hep olduğum gibi kırık kalsın kalbim… 


Bir kez olsun aklından geçiyor muyum, kalbinde küçücükte olsa var mı yerim? hiç bilmiyorum… Bildiğim bir tek şey var, o da senin bende ki tuttuğun yer… Ben de var olan sana öyle ihtiyacım var ki… Öyle muhtacım ki nefesine bile... Varlığına öyle susadım ki hiç bilmesem bile...

Ellerimi uzatıyorum işte sana... İster uzan tut sen de benim ellerimi sıkıca… Sarıl bana ve bir daha hiç bırakmamacasına… Ya da istersen, dön sırtını git, bırak düşsün ellerim yere… İster dokunma, bırak hep olduğum gibi kırık kalsın kalbim… 


Çek git istersen, beni bir an bile düşünme... Ben yaşarım acısını, ben çekerim günahını... Ben unuttum derim kendime... Ben açıklarım hiç ama hiç gelmeyeceğini sana inanan yüreğime... Seni ve senle birlikte her ne varsa bende kalan hepsini içime öyle bir gömerim. Kimsenin ulaşamayacağı, kimsenin duyamayacağı en derin çığlıklarıma saklarım seni... Öyle bir gömerim ki bir an bile düşünmem ne olur sonum... Çeker giderim gözümü bile kırpmadan feda ederim yarınlarımı... Bütün hayallerimi, bütün inançları kalbime gömer giderim... Ağlamam gözün gördüğü yerde... Düşürmem yüzümü el içinde... Susarım, unutmasam bile unuttum der çeker giderim… Öyle kimselere demeden, gizli saklı bir gece yarısı sessiz,usulca çıkar giderim... 

Yeter ki sen öyle iste...

Category: Cem BÜYÜKKAYA Denemeleri | Added by: cembuyukkaya (2010-01-02)
Views: 876 | Rating: 5.0/1
Total comments: 0
Only registered users can add comments.
[ Registration | Login ]