Seni yaşamaktan ibaret ömrüm… Yağmur sonrası sen kokan
toprakta içime çekmek dolu dolu… Kör karanlıkların içinde bile aydınlığında
yürüyebilmek… Ve sancılı gecelerimin sabahında seni kucaklamak, sımsıcak… Sonra
gülümsemek gözlerinin rengine ve yeşile ve mavisine gökyüzünün… Ve rüzgâr olup
esmek dağ gibi yüreğine. Sürüne sürüne de olsa tutunmak yüreğin kadar büyük
ümidine…
Seni
yaşamaktan ibaret ömrüm… Hiç tutamadığım elerinde ki sıcaklığı kaybetmeden
tutunabilmek…
Bakışlarında ki benden uzak beklentilerin, umudun ve
düşlerinin etrafında bir dünya kurabilmek… Ve incitmeden seni yüreğimde
saklayabilmek… Sonra hiç kaybetmeden o heyecanı, yediveren güller misali
yeniden ve yeniden aşkı sana verebilmek. Ve yeniden her defasında yeniden o
mutluluğu yıldız gözlerinde görebilmek…
Seni
yaşamaktan ibaret ömrüm…Bütün o karaltılar da,saplantılarımın arasından senin
aydınlığına çıkabilmek..Ve bulabilmek seni,her aradığım da..İhtiyacım olduğun
da dokunabilmek.İhtiyacın olduğunda her an yanında olabilmek.İçine sıkıntılar
düştüğün de yakıp yıkabilmek,ve ağlamaklı bir hale gelmeden
yüzün,gülümsetebilmek seni…Alıp yüreğini yüreğime,ellerini ellerime ve katık
edip gözlerini gözlerime hiç ayrılmamacasına yeminler edebilmek…
Seni
yaşamaktan ibaret ömrüm… Kaderim sen… Gidişinse ecelim olur… Gözyaşın sonum…
Nefes alabilmek ancak var olduğunca mümkün. Yürüyebilmek tutunduğumca sana… Bir
ömür yaslanabileceğin, kuytusunda dinlenebileceğin bir ağaç misali, öyle köklü,
öyle sağlam ve güven veren. Ve bir yürek içim de seni mutlu edebildiğince
yaşatabildiğim, yalnız ve yalnız sen diye çarpan… Sen diye çarptıkça sevdan
damarlarım da dolaştıkça da son bulmayacak ömrüm…
|