Seni ilk gördüğüm gün,karşımda...Anladım ki aslında ilk kez,o an,orada vurulmamıştım sana...İlk o an sevmemiştim varlığını...Her şey öyle tanıdıktı ki...Her şey öyle içimdeydi ki sanki yıllar öncesinden...Oysa seni daha önce hiç görmemiştim...Daha önce bakışlarım takılmamıştı bakışlarına...Seni hiç görmemiştim belki,oysa yüzündeki çizgileri ezbere bilir gibiydim.Sanki daha evvel de gamzelerin takılmıştı gözlerime...Gülüşün öyle dost,öyle bildikti ki... Meğer ben öyle hazırmışım ki sana...Meğer yıllardır beklediğim senmişsin katran karası gecelerimde...Zifiri şafak vakitlerinde,gün doğumuna hasret zemheri sabahlarda...Yazın ortasında kış mevsimlerine bulandığım yalnızlığımın acı kisvesi yüzümdeki çizgilere karışırken meğer onca hasretlik,onca bekleyiş,onca belirsizlik,anlamsızlık sanaymış yar...Meğer her şey seninle karşılaşacağım güne kadar olan bir yolmuş uzun ve zahmetli...Er değilse de geç kalınmamış bir mutluluğun ön muhasebesiymiş meğer ömür denilen çizgide...Alın yazısıymışsın meğer,adını makus koyup umarsızca terk ettiğim kaderimde...
Seni ilk gördüğüm gün,sanki tanıdık bir ses çağırıyordu beni...Ruhun varlığımı zapt edercesine teslim alıyordu beni...Bakışların içimi kavururcasına,içimde birikmiş bütün hüzünleri söküp alırcasına vuruyordu kıyılarıma...
Devam Edecek...