Saat sabahın beşi...Umutsuzum...Gözlerim bir sarhoşun bakışlarından farksız...Umutsa sönük bir mum alevi kadar aciz titremekte yüreğimde bir köşede...Sessiz usul,yalanlardan arındırıyorum kendimi...Kirlenmemiş bir parça toprak kaldıysa eğer bu şehirde...Oraya atıyorum kendimi...Varlığım bir kuş kadar hafif...Kanat çırpmaya dermanım yok oysa...Olsa uçacağım biliyorum...Saat sabahın beşi...Kimim ben?Neredeyim?Neden bu suskunluğum?Neden bu kadar çaresizim?Hiç bir fikrim yok...Saat sabahın beşi...Hava aydınlanıyor yavaş yavaş...Oysa benim karanlığım hala nöbette...İçimde pusu kurmuş kirli aldatılmışlıklar...Kendi benliğim dahil herkes ardımdan gülüşüyor,alay ediyor sanki...Aynalarda sahte bir ben...Ben değil...Benden fersahlarca öte kirlenmiş bir geçmişin faili meçhul maktulü...Ölüm bile çıkar yol değil...Bu çaresiz halime...
Devam Edecek...
|