Yüreğimin takviminden bir yaprak daha düşüyor işte... Bir gece daha yokluğunla başlıyor... Güneş usul usul kayboluyor şehrimde... İstanbul’la birlikte yavaş yavaş kararıyorum ben de... Oysa ben hiç istemiyorum gece olsun. Yokluğun geceleri daha bir koyuyor... Önce kararıyor şehir, sonra ruhum daralıyor... Bir bir çekiliyor insanlar ayrı köşelere, yalnızlık tutuyor köşe başlarını... Oysa ben istemiyorum yalnız kalmayı... Neden sorma bana işte; Korkuyorum... Hem yalnızlıktan, hem karanlıktan... Bir de sensiz ölmekten korkuyorum...
Kararıyor şehir; ben susuyorum... İstanbul’da susuyor benimle... Deniz bir yalnızlık türküsü çağırıyor, ay ağlıyor... Yıldızlar yalancı dostlar gibi seriliyor geceye... Oyalıyor, avutuyor... Sonra ansızın çekip gidiyor bütün güzel şeyler de olduğu gibi işte... Susuyorum ben de halimi bir ben anlıyorum... Kimse sormuyor, kimse bilmiyor içimde ki yangını... Nereye gittiğimi kimse bilmiyor... Önce kararıyor şehir, sonra yalan perdeleri aralanıyor... Oysa ben hiç istemiyorum geceyi... Gece yalan söylemiyor işte... İçime attığım, saklandığım her ne varsa bir bir su yüzüne çıkıyor geceleri... Ayrılığın en çok geceleri koyuyor... Yokluğun en çok da geceleri...
Şehir her karardığında, sana beslediğim sevda da kararıyor işte... Her gecenin başlangıcın da umudumdan bir parça daha kayboluyor... Bir bir eksiliyorum geceleri... Neden sorma bana işte; Korkuyorum... Hem yok olmaktan, hem seni unutmaktan... Bir de sensiz yaşlanmaktan korkuyorum...
Devam Edecek...
|