Kategoriler | ||||
---|---|---|---|---|
|
Günün Sözü |
---|
Fıkralar |
---|
Yürek Sayacı |
---|
Anketlerimiz |
---|
Main » Articles » Cem BÜYÜKKAYA Denemeleri |
Daha gencim ben;yüreğim değilse de,bedenim olmasa da,Nüfus
kağıdım öyle yazıyordu...Dedim ya yüreğim çoktan unutmuştu bunu...Ne gençliğin
hoyratlığı vardı içimde,ne o fırtına her an başka bir yönde savrulan...Savrulan
bir tek şey vardı;o da umutlarımdı sonsuz bir ivmeyle yüreğimden
kopan...Umudumu en sona saklamayı nasıl olduysa başarmıştım ben...Günden güne
içimden kopup giden,hayatın benden istemeden çaldığı onca güzelliğe
rağmen,umutlarımı çaldırmamıştım aysız gecelere...O insanı dehşete düşüren
karanlığın girdaplarında bile umutlarıma tutunmuştum can
havliyle...Haykırıyordum elbette...Olabildiğince sesimi duyurmaya çalışıyordum
önceleri...Sonra sustum...??? Bu suskunlukta tıpkı öncekiler gibi yalnızca bir şeyler aldı
benden...Sonunda baktım ki geriye kalan koca bir yalan...Yaşanmışlar,söylenmiş
verilmiş ve bir o kadar yerine getirilmemiş sözler...Saklı kalmış yürek
yaraları,içime işlemiş kalp ağrıları...Kısacası acı ve hüzne dair her ne varsa
bir yarısı hep ben de kalmıştı...Bütün bu bozgunun,bütün bu fırtınanın içinde
yıkılmamış,dokunulmamış ve her şeye rağmen kirletilmemişti umutlarım...Belki de
benim gerçeğim buydu kim bilir?Acı,hüzün,gözyaşı,yalnızlık,karanlık ve daha
yaşanmaması gereken kaç yangın varsa buydu benim gerçeğim...İşte kabullenmesi
zor gerçeğin içinde bir düş gördüm ben...Gözlerimi kamaştıran
güzelliğinle,içimi eriten,gözlerimi okşayan o sıcacık bakışlarınla sen
duruyordun karşımda...Öyle ya sen bir düş olmalıydın...Zira böylesine
yalansız,böylesine karşılıksız,benden bir şey çalmadan,ucunda acı ve hüzne dair
bir son hazırlanmamış hiç bir şey uğramamıştı yüreğimin kıyılarına... Sen bir düş olmalıydın dedim ya...Bunca
kaybetmişliğin,sonunu düşünmeksizin geleceğimi ve ömrümü tüketmenin,onca
yapılmış hatanın bedeli de bugünümden farklı olamazdı elbet...Acılarım
tarifsizdi oysa...İsyanlarım çaresiz...Bitmek bilmeyen hüznüm karabulut gibi
çökmüştü üzerime...Baharı ve yazı görmeksizin yalnızca iki mevsime mahkum
yaşıyordum hayatı...Önce dökülüyordu bir bir canımın yaprakları güzümde,sonra
kış olup güvendiğim dağlara karlar yağıyordu... Sen bir düş değilmişsin meğer...Bildiğim en gerçeksi
yaşanmışlıklardan bile gerçek...Acılarıma bir kabus,yalnızlığıma bir karabasan
gibi çöküp bütün hüznümü yüreğimden söküp almıştın sen...Bir anlamı vardı artık
gülümseyişlerimin...Her bakışında bir yıldız daha senin adını çağırıyordu
gecelerime...Yüreğim unuttuğu sıcaklığı yeniden tadıyordu...Ve yeniden
filizlenmişti sevda senin dudaklarında...El tutuşlarında çarpıyordu yalnızca
kalbim...Ve adın dilime düşüyor önce sonra bütün yolarım sana çıkıyordu... Ama dedim ya bir düş olmalıydın sende....Ve bozulmadı işte
oyunun kuralları..Yine kalıverdim ortasında gecenin bir başıma...Bir tokat gibi
vuruyordu gerçek yüzüme bir kez daha...Ve yine merhametsiz güz saatlerine
mahkum oluyordu aciz yüreğim...Anlamakla düşüyordum yeniden kor yangınlara...Ve
yine o bildik,tanıdık sancılara gark oluyordu yüreğim...Sonunda acıyarak
anlıyorum işte...Kahramanları değişse de sonu hiç değişmiyor işte kör
talihimin...Sonunda acıyarak anlıyorum ki...Ben hiç gülmeyeceğim...Dedim ya
daha gencim oysa ben,hem dedim ya ben bilmesem de nüfus kağıdım öyle yazıyor
işte...Dedim ya yüreğim çoktan unutmuştu oysa bunu...Ne gençliğin hoyratlığı
vardı içimde,ne baharın şen türküleri sözlerimden dökülen...Dökülen tek bir şey
vardı,o da umutlarımdı sonsuz bir ivmeyle yüreğimden kopup giden.... | |
Views: 666 | Rating: 0.0/0 |
Total comments: 0 | |