Çekilmiş yüzüm… Ortasında gecenin, sıkışmış kalmışım kuytularına… Acımasız karanlıkların da, takılmış gözlerim bir boşluğa anlamsızca… Ve gözlerimi her kapattığımda bir kez daha esir olmuşum varlığına… Hani o aslında hiç var olmayan yokluğunla… Hani o hep kasıp kavuran yüreğimi, hani o en dayanılmaz yalnızlıklarımla yok oluşlarımla… Hani gönlümün ortasına bir ateş gibi düştüğünden beri hasretin, hani kıyılarıma vurduğundan beri içten içe kemiren beni… Bakışların bakışlarıma dokunduğundan beri, bir olsun güldürmeyen, nefes almanın bile güçleştiği o güz saatleri… Sen gittiğinden beri, kararsızım neydi gecenin rengi? Simsiyah belki ya da kim bilir belki düşlerim kadar mavi… Ya da kim bilir, kirletilmiş kalbim gibimiydi gecenin rengi? Unuttum bütün renkleri sen gideli… Gökyüzü ne renkti, sonra papatyalar… En sevdiğim güller ne renkti bilmem? Düşlerim ne renk ya da aldığın gömlek… Sen gideli unuttum bütün renkleri… Unuttum işte gözlerin ne renkti? Takatim kalmamış, kesilmiş ellerim… Ezilmiş kalmışım hatıralarının dayanılmaz sancılarında… Her köşesi sen kokan odamda, küllerim avuçlarımda… Ve adına yazdığım şiirlerim, ettiğim yeminlerim sonra… Hani o yokluğunla yok olmaya dair… Hani o bir ömür sana ait olmaya, hani o her sözüme senin adınla başlamaya dair… Hani her güne seninle uyanmak adına ettiğim yeminlerim… Dedim ya unuttum sen gideli neydi gecenin rengi? Simsiyah belki ya da kim bilir belki baharlar kadar ebruli… Ya da kim bilir kararmış bahtım gibimiydi gecenin rengi? Unuttum bütün renkleri sen gittiğinden beri… Deniz ne renkti ya da gelinciklerin neydi rengi? En sevdiğin renk neydi ya da sana aldığım çiçeklerin neydi rengi? Unuttum işte gözlerin ne renkti?
|